O güne kadar Milli Lig adı altında oynanan tek bir profesyonel ligimiz vardı. 1963'te ise İkinci Lig'in de oluşturulmasıyla; piramidin en üstündeki lig, Türkiye 1. Lig adıyla oynanmaya başladı. Ligin adında "Türkiye" geçiyordu ama aslında yalnızca 3 büyük ilin takımlarından oluşuyordu : İstanbul'dan Beşiktaş, Beyoğlu, Beykoz, Fenerbahçe, Feriköy, Galatasaray, İstanbulspor, Kasımpaşa; Ankara'dan Ankara Demirspor, Ankaragücü, Gençlerbirliği, Hacettepe, PTT; İzmir'den Altay, Altınordu, Göztepe, İzmirspor, Karşıyaka.
Ligin bitmesine günler kala; 21 puan toplayabilen Kasımpaşa'nın ve 22 puan toplayan Beyoğlu'nun küme düşmesi kesinleşmişti. 2. Lig'e gidecek son bileti almak istemeyen takımlardan Feriköy'ün 27, Beykoz'un 26, Hacettepe'nin 25, Karşıyaka'nınsa 24 puanı vardı.16 Mayıs 1964'te alt sıraları yakından ilgilendiren maçta Feriköy, Karşıyaka'yı 2-0 yenerek düşme hattından tamamen kurtuldu; artık ligte kalmak için ter dökecek 3 takım kalmıştı.
17 Mayıs 1964'te ise Beykoz ve Hacettepe maçlarını oynadı. Fikstüründe başka maçı kalmayan Beykoz, Ankara Demirspor'la 0-0 berabere kalarak ligi 27 puanla tamamladı. Bir maç eksiği bulunan Hacettepe de Galatasaray deplasmanından aldığı 0-0 beraberlikle puanını 26'ya çıkardı. 24 puanlı Karşıyaka'nınsa önünde daha 2 maçı bulunuyordu. Galibiyete 2 puan verildiği o yıllardaki sisteme göre; Beykoz'un ligten düşmesi için Hacettepe'nin önündeki 1 maçtan, Karşıyaka'nın da 2 maçtan galip gelmesi (bir galibiyet, bir de mağlubiyet alması durumunda genel averajı Beykoz'dan kötü olduğu için ligten düşecekti) gerekiyordu.
23 Mayıs 1964, sezonun kaderini değiştiren gün olacaktı. Karşıyaka, evinde Kasımpaşa'yı ağırlıyordu ve ligten düşmesi kesinleşmiş olan Kasımpaşa'nın hiçbir iddiası bulunmuyordu. Maçtan günler önce; (gerek Karşıyaka'nın şike teklifinde bulunacağı, gerekse de Beykoz'un teşvik primi vereceği yolundaki) iddialar almış başını yürümüş; şaibelerin önüne geçmek isteyen Kasımpaşa yönetimi de takımın - feribotla Balıkesir'e, oradan trenle Manisa'ya gidip konaklaması - ancak maç günü İzmir'e gitmesine karar vermişti. Aynı Kasımpaşa yönetimi, futbolcular Erol Orgun, Adnan Kacamer, Sedat Kaçmaz ve Yılmaz Ak'ın Beykoz'dan teşvik primi aldığı duyumları nedeniyle ismi geçen futbolcuları maç kadrosundan çıkarmıştı. Ancak aynı futbolcular için ileriki günlerde başka iddialar da ortaya atılacaktı.
Karşıyaka, Kasımpaşa'yı 4-0 yenerek puanını 26'ya çıkarmıştı. Artık Beykoz'un 27; Karşıyaka ve Hacettepe'nin 26 puanı vardı ve bu 26 puanlı takımlar bir maç daha yapacaktı. Nedendir bilinmez; Karşıyaka ve Hacettepe'nin son maçları Karşıyaka - Kasımpaşa maçının bir gün sonrasında konmuştu. 23 Mayıs 1964'te Hacettepe, İstanbulspor'u 4-2, Karşıyaka da Gençlerbirliği'ni 2-0 yenerek puanlarını 28'e çıkardılar. 27 puanlı Beykoz ligten düşmüştü.
Ertesi gün gazeteler "Milli Lig tehlikede" başlığıyla çıktılar. Mahalli liglerden ulusal lige geçeli henüz 5 yıl olmuştu ve herhangi bir olay karşısında Milli Lig'ten vazgeçilmesi teklifi artık olağan hale gelmişti. Bu kez gündem Ankara ve İzmir takımlarının birbirini kolladıkları, bu durumdan İstanbul takımlarının zararlı çıktığı (ligten düşen 3 takım da İstanbul takımıydı) iddiasıydı. O günlerde açıklama yapan Beşiktaş Başkanı "Baba" Hakkı Yeten "Milli Lig, bu haliyle Türkiye'ye hitap edecek seviyede değildir. 67 vilayet varken neden 3 tanesinde karar kılınmıştır, anlaşılamamıştır. Ömrümüz Ankara ile İzmir arasında mekik dokumakla geçecektir. Gidip hasılat alamamak da var. Mahalli lige dönülmesi lazım" açıklamasını yaparken Fenerbahçe 2. Başkanı Müslüm Bağcılar "Beykoz 50 yıllık kulüp.. Kasımpaşa'yla 43 yıldır oynuyoruz.. Koca Beyoğluspor.. Hepsine yazık oldu" diyor, Galatasaray 2. Başkanı Rüçhan Adlı da "3 İstanbul takımının düşmesi bütçelerimizi bozacak, masraflarımızı artıracaktır" diyordu.
27 Mayıs 1964'te ise Türkiye, İstanbul'dan gelen bir haberle sarsılıyordu. Kasımpaşa yönetimi 4-0 kaybettikleri Karşıyaka maçında 6 futbolcularının (Özkay Kurtaran, Altuğ Soyak, Turgut Kafkas, Erol Yanık, Raşit Dağdeviren, Sedat Kaçmaz) şike yaptığına dair yazılı beyanı olduğunu açıklayarak bu oyuncuları ihbar ediyordu. İddiaya göre kaptan Ahmet Deniz maçtan önce bir şahıstan 18.000 lira almış; 1.500 lirasını kendi almış; kalan parayı da diğer futbolculara bölüştürmüştü. Olay bu paradan hissesini almayı reddeden Ali Çobanoğlu'nun durumu yönetimi bildirmesi üzerine çıkmış, 6 futbolcu da yazılı olarak durumu itiraf etmişlerdi. Ayrıca teknik direktör Renato Vignolini de bir yazıhaneye çağrılarak kendisine 2.000 lira ve bir sonraki yıl Altay'ı çalıştırmak teklif edilmişti. Dönemin spordan sorumlu Devlet Bakanı Malik Yolaç sorumlu bulunan kulüplerin kapatılacağından bahsederken Karşıyaka yönetimi iddiaların küme düşen takımların ortalığı bulandırmaya çalışmasından ibaret olduğunu söylüyordu.
31 Mayıs 1964'te Feriköy maçına çıkan 9 kişilik Kasımpaşa kadrosu |
29 Haziran'da Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü Ceza Kurulu kararını açıkladı. Karar özetle şu şekildeydi :
1- O günlerde İstanbul'un amatör kulübü olan Camialtı'nda forma giyen Rıdvan Kacamer aracılığıyla Kasımpaşalı futbolcular Ahmet Deniz, Erol Orgun, Adnan Kacamer, Sedat Kaçmaz ve Yılmaz Ak'la şike konusunda anlaşılmış.
Sonrasında anlaşmayı yapan futbolcular, maçtan önce durumu diğer futbolcular Özkay Kurtaran, Ergun Çetin, Mete Basmacı, Raşit Dağdeviren ve Erol Yanık'a durumu açıklamış ve bu isimleri şike konusunda ikna etmiş.
Arif Gürer, Altuğ Soyak, Turgut Kafkas ve Gazanfer Urkan maçtan önce şikeden haberdar olmamakla birlikte maçtan sonra yapılan para dağıtımda hisselerini almış.
Anlaşmayı yapan futbolcular 3 yıl, maçtan önce ikna edilen futbolcular 2 yıl, haberi olmasa da sonradan parayı alan futbolcular 1 yıl futboldan men edilmişlerdir.
2- Kasımpaşa'nın ferdi düzeyde yapılan bu anlaşmaya hükmi şahsiyet veya yönetim kurulu düzeyinde katıldığına dair kanıt olmadığından cezalandırılmasına yer olmadığı kararı alınmıştır.
3- Şikeye aracılık eden Rıdvan Kacamer'le Karşıyaka arasında somut bir ilişki tespit edilemediğinden "kanaate göre değil, belgelere göre ceza verilmesi" ilkesinden dolayı Kaşıyaka'ya ceza verilmemesine karar verilmiştir.
Başbakan İsmet İnönü'den konunun üzerine gitmesi için tam yetki alan Malik Yolaç, Futbol Federasyonu'na talimat vererek soruşturmanın genişletilmesini istedi. Artık top federasyondaydı. Ertesi günlerde yine demeç savaşları yeniden başlıyordu.
9 Temmuz'da Beykoz, Spor Toto Kupası'ndan (O yıllarda da bu isimle bir kupa oynanıyordu; yaz aylarında, fikstürün boş kalmaması için.. Bir zamanların TSYD Kupası'na benzetilebilir) çekildiğini açıklıyordu. Gerekçe şike soruşturması sürmesine rağmen Karşıyaka'nın 1. Lig takımı olarak turnuvaya kabul edilmesi, Beykoz'unsa 2. Lig takımı olarak kabul edilmesiydi. 10 Temmuz'da, süreç başladığından beri İzmir'de çok fazla tepki gören neredeyse istenmeyen adam ilan edilen Malik Yolaç, İzmir'e geliyor, Karşıyaka kulüp binasını ziyaret ediyor ve Alsancak Stadı'nın 6 ay içinde tamamlanacağı sözünü verdiği konuşmasında kendisinin İzmir'e ve Karşıyaka'ya hiçbir önyargısının olmadığını söylüyordu. Yolaç "Sporda ahlakı arıyorum ama maalesef sporda ahlak çok zayıf" açıklamasını yapıyordu. 15 Temmuz'da ise ismi şikeyle anılan 14 Kasımpaşalı futbolcu ortak bir açıklama yaparak itiraflarının yanlış anlaşıldığını, maçtan önce kendilerine kimsenin para vermediğini, maçtan sonrasıysa Beykoz'un vaat ettiği primi alamayacakları için Karşıyaka'nın telafi maksatlı para gönderdiğini, kendilerinin bu parayı aldıklarını açıklıyordu. 17 Temmuz'da Başbakan İnönü'yle görüşen Yolaç "Başbakana bütün ihbarlara el koymak kararında olduğumuzu ve bunların ispatı halinde sonuç altından kalkılamayacak ölçüde ise profesyonel futbol faaliyetine bir müddet ara vermek zorunda kalacağımızı bildirdim" diyerek ilk kez profesyonel liglere bir müddet ara verilebileceğini açıklıyordu.
20 Temmuz 1964 tarihli Milliyet gazetesinden.. |
Karar İzmir'de büyük bir tepkiyle karşılandı. İzmir kulüpleri ligten çekilmeyi gündemlerine almış, yüzlerce İzmirli sokaklara dökülmüştü. Kararın iptali için Danıştay'a başvuracağını belirten Karşıyaka yönetimi ise Osman Kaymak'ın (sonraki günlerde Fenerbahçeli Basri Dirimlili'nin Karşıyaka'ya kiralanması sözleşmesinde Karşıyaka 2. Başkanı olarak imza attığı iddiası basında yer alacaktı.) kendileriyle herhangi bir ilgisi olmadığını belirtiyordu. Yıllarca Karşıyaka'da oturmuş olan Devlet Başkanı Cemal Gürsel'e giden heyet "Karşıyaka çok kötü bir şey yapmış. Benim müdahil olacağım bir durum yok." cevabıyla dönerken taraftarlar federasyona ve özellikle Bakan Yolaç'a tepki yağdırıyordu.
1964-1965 sezonunun başlangıç tarihi 5 Eylül 1964'tü. Ancak o güne gelindiğinde, federasyon tarafından 2. Lig'e düşürülen ve yürütmenin durdurulması istemli olarak Danıştay'a başvuran Karşıyaka'nın bu talebine dair bir yanıt verilmemişti. Ligler bu belirlenen tarihte başladı ve Danıştay'dan beklenen karar, 3 gün sonra 8 Eylül 1964'te geldi. Karşıyaka'nın yürütmeyi durdurma talebi reddedilmişti; o sezon federasyonun belirlediği takımlarla oynanacaktı. Sezonun ortasındaysa, 12 Ocak 1965'te, Danıştay 8. Dairesi Karşıyaka'nın başvurusuna ret kararı verdi.
12 Ocak 1965'ten 23 Mart 1966'ya kadar nasıl bir hukuki sürecin işlediğine dair elimizde yeterli veri yok. Tespit edebildiğimiz, Danıştay 8. Dairesi'nin verdiği kararın ardından dosyanın bir şekilde Danıştay 12. Dairesi'nin önüne geldiği ve bu dairenin 23 Mart 1966'da Karşıyaka'nın davasını kabul ettiği. 12. Daire, maçın müşahit ve hakem raporlarında şikeden bahsedilmediğini ve Türkiye Futbol Federasyonu'nun aldığı kararın hukukun temel prensiplerine aykırı olduğunu belirtiyordu. Karar üzerine açıklama yapan Futbol Federasyonu eski başkanı Muhterem Özyurt "Verdiğimiz şike kararına Karşıyaka kulübü Danıştay'da tehiri icra talep etmiş, Danıştay 8. Dairesi önce tehiri icra talebini, sonra da bozma talebini reddederek Futbol Federasyonu'nun verdiği kararı tasdik etmiştir. Fakat aradan zaman geçmiş, o zaman 8. Daire'nin kararına muhalif kalan bir üyesi olan Celal Göydün, 12. Daire'nin başkanlığına getirilmiştir. Dosya tesadüfen 12. Daire'ye gönderilmiş ve bozma kararını bu daire almıştır. Halbuki dosyanın evveliyatını bilen 8. Daire'dir. Karşıyaka'nın davasını kazanmasında birtakım tesadüfler rol oynamıştır." diyerek tepkisini belirtecekti. Orhan Şeref Apak federasyonu ise, Danıştay'ın kararı üzerine 16 takımla oynanması planlanan 1966-1967 sezonunun 17 takımla oynanacağını açıklıyordu. Karşıyaka'nın yerine lige alınan Beykoz'sa zaten 1965-1966 sezonunda küme düşmüştü.
1966-1967 sezonunda ise Karşıyaka 32 maçta topladığı 22 puanla 17. olarak küme düşecekti...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder