Süper Lig'te play-off uygulaması yürürlüğe girdiğinden beri, hakkında konuşmayan eleştirmeyen kalmadı desek yeri. Uygulamanın aldığı en büyük eleştiri ise Şampiyonluk Grubu ve Avrupa Ligi Grubu'na katılma hakkı elde edemeyen 10 takımın Nisan başından itibaren hiçbir resmi maç yapmayıp tatile girecek olmasıydı. Mehmet Ali Aydınlar federasyonu böyle bir garabet orta yerde durduğu halde - bir aralar Bahar Kupası adıyla bir kupa oynatılacağı söylense de - bu durumu düzeltmekle ilgili ciddi bir adım atmadı. Yıldırım Demirören federasyonuysa bugün yaptığı açıklamayla bu 10 takım için Spor Toto Kupası adında yeni bir kupa oynatılacağını ilan etti. Ancak Mersin İdman Yurdu ve Manisaspor bu turnuvaya katılamayacaklarını belirtince - bu kupaya katılmamanın herhangi bir yaptırımı yok - kupa 8 takım için düzenlendi. Kupa'nın bu haliyle prestij, maçların yayınından alınacak gelir ve federasyonun vereceği cüzi ikramiyeler dışında herhangi bir anlamı bulunmuyordu. Hatta katılımcı takımların maçlara as takımlarıyla mı yoksa A2 takımlarıyla mı katılacakları sorusu da yanıtsız durumda. Hal böyle olunca şampiyonluk ve Avrupa Ligi için oynanacak kıran kırana maçlar dururken bu kupanın ilgi görmeyeceğini söylemek için kahin olmaya gerek yok. Oysa bu kupayı nispeten de olsa anlamlandıracak, kazanana lokal bazda da olsa bir vitrine çıkma imkanı sunacak bir olanak sunulsa gerek oyuncular, gerekse de taraftarlar için bir heyecan yaratılabilirdi diye düşünüyorum. Balkan Kupası örneği de bu bağlamda devreye giriyor.
Balkan Kupası ilk kez 1961'de Romanya, Bulgaristan, Arnavutluk, Türkiye ve Yunanistan futbol federasyonlarının katılımıyla düzenlendi. Sonraki yıllarda Hırvatistan, Sırbistan, Bosna Hersek, Makedonya ve Karadağ takımları da bu turnuvaya katıldı. 1991'e kadar ülkeleri en üst ligin Avrupa kupalarına katılma hakkı elde edemeyen en iyi dereceli takımı temsil etti. Örneğin, ligi 3. bitiren takım UEFA Kupası'na gidiyorsa 4. bitiren takım, 4. bitiren takım UEFA Kupası'na gidiyorsa 5. bitiren takım Balkan Kupası'na katıldı. Bu yıllarda başta Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş olmak üzere PTT, Adanaspor, Zonguldakspor, Eskişehirspor, Boluspor, Samsunspor gibi dönemlerinde ligi sarsmış ancak Avrupa kupalarına katılma hakkı kazanamamış takımlar Balkan coğrafyasının dişli takımlarıyla rekabet imkanı buldular. 1991-1992 sezonunda ise artık ülkelerin ikinci liglerini şampiyon bitiren takımlar Balkan Kupası'na katıldılar. İlk yıl Sarıyer, ardından Karşıyaka, son olarak da Samsunspor Türkiye'yi Balkan Kupası'nda temsil ettiler. 1993-1994 sezonunda oynanan son kupadan bu yana Balkan Kupası düzenlenmiyor.
Türkiye Futbol Federasyonu, eğer play-off düzenlemesinde sonraki sezonlar için de ısrarcı olacaksa diğer Balkan ülke federasyonlarıyla hemen bir işbirliğine giderek o ülkelerdeki muadil takımların katılacağı bir kupa organizasyonu üzerinde çalışmalı. "Balkan" olması yalnızca bir örnek; yoksa Gürcistan - Rusya - Ukrayna vd. federasyonlarla Karadeniz Kupası da olur, Mısır - Tunus - İtalya vd. federasyonlarla Akdeniz Kupası da... Böylelikle, katılım 4 - 5 takımla sınırlı bile olsa, hem bu takımlara uluslararası vizyona çıkma vaadedilmiş, hem de uluslararası organizasyonun yayın gelirleriyle yeni bir kaynak yaratılmış olur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder