Yazıma öncelikle Ankara 19 Mayıs Stadı’nda ilk kez maç
izlediğimi söyleyerek ve gördüğüm güzel ambiyans karşısında bu duruma ne kadar üzüldüğümü
belirterek başlamak istiyorum. Evet, gerçekten güzel bir stad, güzel bir zemin,
güzel bir hava ve maç öncesinde takımını gayet güzel bir şekilde destekleyen
bir taraftar vardı. Her ne kadar bana göre stadda olması gerektiğinden çok ama
çok az bir seyirci kitlesi olsa da – sanıyorum stadın ses akustiğinden - gayet
etkileyici tezahüratlar yapıldı. Burada Gecekondu tribününe ayrı bir parantez
açmak lazım; gerçekten iyi bir grup oluşturmuşlar.

İkinci yarıya aynı 11’lerle başlandı. İlk 5 dakikada
dikkatimi çeken şey Mehmet Batdal’ın hava toplarında kendini hiç kasmaması
oldu. Gerçekten de ilk yarıda da hemen hemen bütün hava toplarını kendisini
savunan Aytaç’a vermişti. “Galatasaray da bu adam mı oynadı yani?” diye kendime
sorular sorarken Batdal da belki de düşüncelerimi algılamış gibi yavaş yavaş
oyuna ağırlığını koymaya başladı. Önce Umut Gündoğan’ın direkten dönen
pozisyonunun hazırlayıcısı oldu, daha sonra da takımına penaltı kazandırdı ve
Zafer takımını 2-1 öne geçirdi. Penaltı kararı sonrası – ki bana göre de ağır
bir karardı - Ankaragücü takımı gerek futbolcular gerekse de taraftarlar olarak
resmen çöktü. Evet, kötü bir durumdu verilen ağır penaltı kararı ama özellikle
futbolcuların bu kadar kolay pes etmemesi gerekirdi bana göre. 2-1 geriye
düştükten sonra Ankaragücü takımı hem defansı çok önde kurmaya hem de rakip
forvetlerine basmamaya başladılar. Bunun neticesinde de kolay diyebileceğimiz 3
gol daha yediler. Rakip defans oyuncularından baskı görmeyen Batdal topu
rahatlıkla kontrolünde tutup diğer arkadaşlarına vererek hücumları genelde
yönlendiren isim oldu ve gayet başarılı bir ikinci yarı oynamış göründü. Sonuç
olarak Bucaspor kendini fazla sıkmadığı maçı farklı kazandı.
Maç ile ilgili olarak son sözlerimi hakemler üzerine
söylemek istiyorum. Gerçekten çok vasat bir yönetim gösterdiklerini
düşünüyorum. Özellikle kapalı tribün önünde görev yapan hakemin en az 4-5
pozisyonda bırakın hatalı karar vermeyi, hatalı karar bile verememesine sebep
olacak bir şekilde futbolcuların 2-3 metre gerisinde kaldığına şahit oldum. Bu
güzel oyun için en az futbolcular kadar diğer görevlilerin de canını dişine
takıp mücadele etmesi gerekiyor bence.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder