*Blogta şu ana kadar pek çok Maç Yazısı yayınladım. Ancak ilk defa bir maç için iki takımın taraftarının gözünden iki ayrı yazı bu sayfalarda yer bulacak; Adana Derbisi'ne de bu yakışırdı.. Derbiyi Adana Demirspor adına @mundial1940 izledi ve altligler.blogspot.com için yazdı !
Bir maçı yorumlarken “ ilk 10 dakika baskılı oynayan…”
şeklinde anlatmayı nedense hiç başaramıyorum. Hele bu Adana Demirspor-
Adanaspor A.Ş. maçı olunca imkânsız hale geliyor. Ama az da olsa buralara da
değinmek gerekiyor.

Rakip Adanaspor A.Ş. ise bir hafta önce aldığı galibiyet ile
Adana Demirspor’a nazaran daha moralli bu karşılaşmaya hazırlandı.
Diğer değinilecek nokta ise hafta içinde derbi ile ilgili İl
Güvenlik Kurulu çeşitli kararlar alması ve daha sonra bu kararını değiştirerek
derbi öncesi ortamı daha da gerginleştirmesi oldu. İl Güvenlik Kurulu’nün ilk
açıklamasında maraton tribününün eski derbilerde de olduğu şekilde yarı yarıya bölüneceği
olmasına rağmen daha sonra bu kararını maça 2 gün kala değiştirmesi
tartışmalara neden oldu.
Taraftar ruh hali üzerinden değerlendirirsek maç öncesi
Adanaspor A.Ş. taraftarları, gazetecileri ve hatta İddaa Adana Demirspor’u bu
konuda çok küçümser noktada duruyorlardı. Maç öncesi Adanaspor A.Ş.
taraftarları sokakta, işyerinde, sosyal medyada neredeyse her ortamda bu maçta
5 hatta “5. hafta 5 yediler, 6. hafta da bizden 6 yiyecekler” yorumları
yapıyorlardı. Adana Demirspor taraftarı ise böyle olmayacağını, sahada
kaybedilse bile tribünde kazanılacağını biliyordu.

Stadda biletlerin hemen hemen tamamı tükenmişti. Bazılarının
aklına maraton tribünündeki boşluklar takılabilir; o konuda Adana Demirspor
taraftarlarının merdiven boşluklarına, hatta bir koltuğa 2 kişi oturmak
pahasına da olsa turuncu bölgeye oturmamak inadı yüzündendir. Adanaspor A.Ş.’li
taraftarlar ise kendilerine ayrılan yerleri hemen hemen doldurmuşlardı ve maç
başlamadan “Beş beş beş” tezahüratları
yapmaya başlamışlardı bile. Şimşekler Grubu ve mavilacivert.com ise maç için özellikle maraton
tribününde birçok görsel gösterim hazırlamıştı. Her Demirspor taraftarı bilir ve
rahatlıkla söyler ki maratonda o disiplinle o koreografinin yapılması bile
başlı başına bir olaydır.
Gelelim maça… Takımlar daha sahaya ısınmaya çıktıklarında
Adanaspor A.Ş oyuncularının şaşkınlığı gözümden kaçmadı. İlk kez “kendi
sahalarında” böyle bir baskı altında maça çıkıyorlardı ve bu yaşadıkları
şaşkınlık yüzlerinden okunuyordu.
Demirspor cephesi ise yeni teknik direktör Mustafa Uğur yönetiminde,
kadrodaki değişiklerle sahadaydı. Kalede Ramazan yerine geçen sezon Adana
Demirspor’u şampiyon yapan en önemli isim Şener’le başlayan Uğur, uzun süre
lisans sorunu yaşayan Lawal’ı da Emre’nin yerine tercih etti. Azeri Cavid’in
yerine ise Erçağ’ı oynatmayı tercih eden Uğur, İrfan Başaran’ı da yedek
soyundurdu. Adanaspor A.Ş.ise oturmuş kadrosuyla sahadaydı.

Bir noktayı da kaçırmayalım maç öncesi birçok yerden şu
temenni duyuldu; “Kardeşim 2 kentin takımı ne diye bu öfke Adana kazansın” Bu
yaklaşım genel bir klişe olarak her derbi için söylenir. Ama söz konusu halkın
takımı olarak kalmak için çaba sarf eden bir kesimle şirketleşmeyi ve futbolda
endüstriyel olmayı “çağdaşlık” olarak adlandıran ve şirketleştikleri günü
kutlayan bir kesim arasında yapılan bir derbidir. Bunu Türkiye’deki diğer
derbilerden ayıran nokta da budur. Yani Halkın Takımı ve Anonim Şirketi
derbisidir bu.
Demirspor taraftarı son 5-6 yılda büyük yol katetti, gerek tribün disiplini gerekse pankartlar, müzikal uyum, yaratıcılık vs. herşeyde büyük işler yaptı. Demirspor taraftarı kulübünün çoktan önüne geçti. Umudumuz sahadaki takımın da tribünün seviyesine yaklaşması. Yazı için elinize sağlık, teşekkürler...
YanıtlaSilÇok guzel bir yazı.maçı tam anlamiyla anlatiyor.
YanıtlaSil