25 Ağustos 2012 Cumartesi

Hoşça Kal SOL ÇİZGİ...

- Ben halk adamıyım, sahada  halka en yakın yer çizgi. Çizgiden başka yerde oynamam.


Futbolcuların özlük hakları için giriştiği mücadele uğruna kariyerinden olan futbolumuzun 'sol açığı' Metin Kurt'un dün gerçekleşen ölümü üzerine taraftar grupları ortak bir açıklama yaptı. KaraKızıl (Gençlerbirliği), Ya Basta (Göztepe), Boranlar (Kartalspor), Beleştepe (Beşiktaş), Tekyumruk (Galatasaray), Sol Açık (Fenerbahçe), Mavi Ateş (Karabükspor), Yüksel ki Sen Kararsın Ay (Altay), Alkaralar (Gençlerbirliği), KemenCHE (Trabzonspor) , Halkın Takımı (Beşiktaş), Dev-Nurtepe (Nurtepespor), Tatangalar (Sakaryaspor), Taraftar Hakları Derneği ve Forza Livorno imzaları bulunan açıklamanın metni şöyle :


Devrimci spor emekçisi Metin Kurt'u kaybettik!

''Bir süredir tedavi gördüğü hastanede yaşamını yitiren Metin Kurt’un ölüm haberi tüm Türkiye'yi olduğu gibi bizleri de derinden sarstı.
Bundan tam 36 yıl önce, yani 1976’da, Galatasaray’da oynuyorken Türkiye Kupası finalini oynamaya hak kazandıklarında vaat edilen 10 bin TL primin ödenmemesi üzerine greve gitmişti. Spor emekçilerinin örgütlenmesi için de uzun süredir mücadelesine devam etmekteydi. En son Devrimci Spor Emekçileri Sendikası'nın kuruluşunda yer almıştı.
Metin Kurt, Endüstriyel Futbola karşı emekten yana direnişin sembolü olagelmiştir bu topraklarda. Futbolun gün geçtikçe sermayenin çarklarının sağlam bir parçası olduğu dönemlerde, bir sol açığın duruşunun neleri değiştirebileceğini görüp öğrendik ondan. Birçok kez panellerde ve sohbetlerde dinledik onu. Birlikte sendikal hakları için mücadele eden UPS işçileri için sokağa çıktık. Arena stadında kendini bilmezlerin sözlerine karşı hem İstanbul'da hem de İzmir'de bizlerle beraber sesini yükseltti.
Metin Kurt, futbolda, efendiliğiyle, dürüstlüğüyle birçok örnek futbolcu ve spor insanı kazandırmış, bu kişiler sembol isimler olmuşlardır. O, Türkiye’de ilk defa, futbolda emekçilerin haklarını savunmak için ortak bir şekilde greve gidilmesini, tüm spor branşlarında örgütlenilmesi gerektiğini bizlere öğretti. O, sadece ve sadece büyük bir futbol yıldızı olarak hatırlanabilirdi. Fakat O, yaptıklarıyla ve yapmak istedikleriyle başka bir futbolun olduğunu söyleyenlerin ve tüm emekçilerin unutulmaz efsanesi, Metin Abisi oldu.
O’nu son yolculuğuna uğurlarken mücadelesinin mücadelemiz olduğunu, her zaman spor emekçilerinin ve taraftarlarının örgütlenmesi ve hakları için her türlü mücadelenin içerisinde yer alacağımızı bildiririz.
Hoşça kal SOL ÇİZGİ…"



PTT 1. Lig 1. Hafta İddaa Tahmini

İdeal Kupon

BOLUSPOR - ADANA DEMİRSPOR                 1   (1.7)

Boluspor kurduğu kadroyla ligin iddialı ekiplerinden biri olduğunu gösterdi, gerçi bu maçta orta sahanın ortasında Serhat Gülpınar ve Barbaros Barut gibi iki önemli isimden yoksunlar ama yine de ellerinde Djiheua, Agbetu, Kingsley gibi önemli silahları var. Adana Demirspor'daysa Güvenç Kurtar'ın istifasından sonra takımın başında bir gündür bulunan Osman Özdemir sahada olacak. Kendi saha ve seyircisi avantajıyla Boluspor galibiyeti ilk planda düşünülmeli.

SAMSUNSPOR - TAVŞANLI LİNYİTSPOR  X-2 (1.45)

Samsunspor ligin en sancılı ekiplerinden. Gerek yönetim, gerek hoca, gerekse de transfer tercihlerini çok geçe bıraktılar bu şartlar altında kurulabilecek iyi bir kadro kurdular ancak takımın çok büyük bir kısmının yenilenmiş olması uyum problemi yaşayabileceklerini gösteriyor. Tavşanlı Linyitspor'sa büyük oranda kurduğu oturmuş kadrosunu iyi transferlerle güçlendirdi. Samsun'dan puanla döneceklerini düşünüyorum.

KONYASPOR - BUCASPOR           1                   (1.65)

Geçtiğimiz haftalarda yazdığım iki analizde de Konyaspor'u ligin en önemli favorisi olarak göstermiştim. Ellerindeki iyi kadroyu, Hüsnü Özkara gibi bir hocaya emanet ederek çok doğru bir iş yaptılar ve kaliteli transferlerle lige iddialı bir başlangıç yapmak istiyorlar. Bucaspor'sa gençlerden kurulu, iyi futbol oynayan kadrosuyla sürpriz sonuçlar almaya aday ancak Konyaspor evinde oynamanın avantajını kullanacaktır. Aynı orana sahip 'Karşılıklı Gol Var' da bu maç için düşünülebilir.

ÇAYKUR RİZESPOR - G.ANTEP BB. SPOR  1   (1.75)

Çaykur Rizespor da bu ligin iddialı ekiplerinden biri ve transfer sezonunda çok iyi isimlerle kadrosunu güçlendirdi. Gaziantep temsilcisi ise geçtiğimiz sezon vasatı aşamayan kadrosunu kanımca yeterince iyi bir biçimde güçlendiremedi, muhtemelen bu yıl da orta sıralarda tutunmaya çalışacaklar. Evsahibi ekibin cezası nedeniyle maç seyircisiz oynanacak olsa da Çaykur Rizespor galibiyete yakın taraf.

Toplam Oran : 7.12


Sürpriz Kupon

ADANASPOR - ŞANLIURFASPOR     X    (3.1)

Adanaspor kuşkusuz maçın favorisi; geçtiğimiz sezonun özellikle ikinci yarısında çok iyi işler çıkaran kadrolarını da büyük oranda koruyorlar ancak bu maçta seyirci desteğinden yoksun kalacaklar zira geçen sezondan kalma cezaları nedeniyle maç seyircisiz oynanacak. Ligin yeni ekibi Şanlıurfaspor'sa 2. Lig'in şampiyon kadrosunu dağıtıp flaş transferlerle iddialı giriyor sezona. Sürpriz arayanlar için beraberlik değerlendirilmeli.

KARTALSPOR - GÖZTEPE                   2     (2.8)

Kanımca ligin en sağı solu belirsiz, çok iyi sonuçları da beklenmedik kayıpları yaşamaya aday takımlarından biri olabilir Kartalspor. Kaya Tarakcı, Hamza Gezmiş, Gökhan Güney gibi önemli isimlerini kaybettiler ancak yerlerine mütevazı bütçelerle iyi takviyeler yaptılar. Göztepe ise neredeyse takım kurgusunu baştan değiştirip çok sayıda transfer yaptı. Özellikle son günlerde gelen Şaban Yılmaz Genişyürek ve Furkan Şeker transferleri  takım potansiyelini bir üst basamağa taşıdı. TSYD Kupası'nda yaşadıkları hayal kırıklığından ders çıkarabilirlerse İstanbul'dan galibiyetle dönmeleri çok da uzak bir ihtimal değil.

DENİZLİSPOR - 1461 TRABZON        2     (3.2)

TSYD Kupası'ndan iyi bir sonuçla ayrılmalarına rağmen ben Denizlispor'un oturmuş bir takım olduğunu düşünmüyorum. Geçen sezonki kadrolarından çok oyuncu kaybetmelerine rağmen transfer pazarına çok geç girdiler ve kurdukları takımda Bajram Fetai'den başka sonuca etki edebilecek, oyunun kaderini değiştirebilecek bir oyuncu göze çarpmıyor. 1461 Trabzon'sa özellikle kardeş takım Trabzonspor'dan 1. Lig için çok önemli kabul edebileceğimiz oyuncularla kadrosunu takviye etti. 3.2 oranı bence 2 oynamak için tahrik edici.

KARŞIYAKA - MANİSASPOR           X    (3.0)

Şaban Yılmaz Genişyürek transferi yalnızca bir oyuncu transferi değil İzmir'in her iki yakası için de. Zaten camianın beklentilerini karşılamaktan uzak bir görüntü çizen Karşıyaka açısından moral motivasyon açısından da önemli bir darbe oldu. Savunma hattını iyi isimlerden kursalar da hücumda önemli sıkıntılar yaşamaya adaylar. Manisaspor'sa Süper Lig kadrosunun neredeyse tamamını kaybetti ve yerlerine genç oyuncular ağırlıklı bir takımla orta sıralara tutunma mücadelesi verecek. Beraberlik ön planda.

Toplam Oran : 83.33

23 Ağustos 2012 Perşembe

Azərbaycan'daki Bizim Uşaqlar !

Futbol hayatlarını Türkiye dışında sürdüren futbolcularımız yalnızca Batı Avrupa liglerinde boy göstermiyor. Geçtiğimiz yıllarda Ahmet Dursun, Ali Cansun Begeçaslan, Fatih Sonkaya, Suat Usta gibi futbolcularımızın top koşturduğu, hemen yanıbaşımızdaki Azerbaycan'da bu yıl da pek çok Türkiyeli futbolcu ve teknik adam görev yapıyor. Bu sezonda da bu ülkede görev yapacak isimler şunlar :

Cevat Güler
2007-2008 sezonunun son 5 haftasında, görevinden istifa eden Feldkamp'ın yerine Galatasaray'ın başına geçen ve takımı şampiyon yapan Cevat Güler bu sezonda da Premyer Liqa ekibi Ravan Bakü'yü çalıştıracak. Amatör kulüplerdeki aktif futbol hayatının ardından Kocaelispor, Malatyaspor, Gençlerbirliği ve Trabzonspor'da antrenörlük yapan 1974 doğumlu Fatih Kavlak'sa bir diğer Premyer Liqa ekibi Qabala'yı çalıştırıyor. Bizdeki PTT 1. Lig'e denk gelen 1. Divizion'da mücadele eden Lokomotiv'in başında ise Adana Demirspor'da yıllarca futbol oynayan ve aynı kulüpte 10 yıl boyunca antrenörlük yapan İbrahim Uzunca yer alıyor.

Muhammet Ali Atam
Premyer Liqa takımı Sumqayıt'ın kadrosunda tam 4 Türkiyeli futbolcu yer alıyor bu sezon. Bir ara Samsunspor forması da giyen Almanya kökenli savunma oyuncusu Murat Doymuş'u, geçtiğimiz günlerde Almanya Kupası'nda Hoffenheim'i 4-0 yenerek dikkatleri üzerine çeken Berliner AK'dan transfer ettiler. Galatasaray altyapı kökenli; Erzincanspor, Sarıyer, Anadolu Üsküdar 1908spor formaları da giyen 1988 doğumlu orta saha oyuncusu Muhammet Ali Atam ise Sumqayıt'ın Sivasspor'dan transferi. Bucaspor'un geçtiğimiz sezon Rot Weiss Ahlen'den transfer ettiği ve toplam 9 maçta şans verdiği savunma oyuncusu Erdal Çelik de Sumqayıt'ın yolunu tutanlardan. Belçika'da yetişen ve geçtiğimiz sezon Hacettepe ile olan sözleşmesini fesheden 1990 doğumlu Taner Taktak da bu sezon aynı kulübe transfer oldu.

Ülkemizde Uşakspor ve Erzurumspor formaları giyen 1982 doğumlu orta saha oyuncusu Abdülkadir Öz, bu sezon 1. Divizion'da Neftçala'nın başarısı için ter dökecek. İstanbul Amatör Küme'de Galata forması giyerken 2008-2009 sezonunda Azerbaycan'a gelen ve o tarihten bu yana bu ülkede top oynayan savunmacı Muammer Erdoğdu ise sezon başında Turan Tovuz'dan Fatih Kavlak'ın takımı Qabala'ya transfer oldu.

22 Ağustos 2012 Çarşamba

Adana Demirspor'da Neler Oluyor? (Röportaj)

Haftalardır Adana Demirspor camiası, taraftarlarla yönetim arasındaki gerilimle çalkalanıyor. Neler olup bittiğini öğrenmek için ben de sözü Adana Demirspor camiasının içinden bir taraftara,  [https://twitter.com/mundial1940] 'a bıraktım.




Nedir bu Adana Demirspor'daki taraftarla yönetim arasındaki sorun, ne zaman ve niye başladı. Biraz anlatır mısın ?

Sorun aslında yeni bir sorun değil, birikmiş bir sorun. Hatta bizim bir kuşak üstümüzdekiler bunun 20 yıllık bir mesele olduğunu söylüyor. Daha doğrusu Aytaç Durak'ın kulüp başkanı olması ile birlikte başlıyor sıkıntı. Yıllarca kulübün büyük borçlar altına sokulması, kulübün tüm üye profilinin değişmesi, Aytaç Durak ve onun çevresinin hakimiyetine geçmesi gibi etkenlerle başlıyor. Ama bu süreçte şehrin diğer bütün ileri kesimlerinin buna göz yumması ve taraftarın örgütsüz oluşu Durak ekibinin süreci daha rahat yönetmesine neden oluyor; ta ki Demirspor 3. Lig'e (fiili olarak 4. Lig'e) düşmesi ile taraftar, Şimşekler grubu ile bu sürece müdahale etmeye başladı. Başlangıçta bu işler o dönemin gençlerinin, liselilerinin (ki ben de aynı kuşağa dahilim) kulüp binasını basması, futbolcu veya hocaları dövmesi, ya da belediye binasını basması şeklinde oluyordu. Tabi daha sonraları bu işlerin yanlışlığı üzerine hemfikir olunmasıyla açlık grevleri, yürüyüşler ve daha çeşit şeyler organize edildi; ta ki Aytaç Durak'ın kulüp başkanlığını bırakana kadar. Durak'tan sonra onun türevi Mustafa Tuncel göreve geldi ve o da Aytaç Durak'ın direktifleri doğrultusunda işler yapmaya başladı. Burada Şimşekler grubunun ileri gelenleri, yaşça büyükleri kulüp kongre üyeliği gibi noktalara da gelmeye başladı. Tüm bu süreçte Aytaç Durak ilk yenilgisini, taraftar grubunun Bekir Çınar'ı kulüp yönetimine getirmesi ile aldı ama burada da Bekir Çınar dışında listede yer alan şu an ki gölge başkan Mehmet Gökoğlu grubu bir şekilde Aytaç Durak ile birleşip Bekir Çınar yönetimini ekarte ettiler.
Sonraki süreçte işin içine sosyal medya, forumlar vs. girmeye başladı. Şimşekler grubu, diğer taraftar kesimi tarafından sahiplenilir bir pozisyon aldı. Aytaç Durak'ın buradaki hamlesi içerideki zayıf halkayı bulup grubu dağıtmak adına oldu ama başaramadı. 

Sanırım son kongreye doğru geliyoruz; iki adayın ikisi de Mehmet Gökoğlu ve Selahattin Aydoğdu anlaşılmaz bir şekilde birkaç gün içinde adaylıktan çekildi ve taraftarın pimini de bu gelişme çekti. Bu süreçte neler yaşandı?

Evet tam da oraya geldik, şampiyonluk kutlamaları sırasında veda konuşması yapan Mehmet Gökoğlu birden tekrar aday olduğunu açıkladı. Bu durum ilk önce garipsendi  ama işin rengi yapılan açıklamalarla ortaya çıktı.
Bu noktadan sonra grup tavrını daha sertleştirdi, çünkü ortada ciddi bir rant alanı vardı ve mevcut yönetimin planı Aydoğdu ile bozulmuştu. Buradan sonra acil bir şekilde aradaki fark gözetilerek bir günde 146 kongre delegesi daha kayıt edildi gazete ve yakın oldukları siyasi partiler üzerinden bir manipülasyon yapılmaya başlandı.
"AKP Demirspor'u ele geçirmeye çalışıyor" , "Vali Gökoğlu'nu tehdit ediyor" tarzı haberler ulusal basına servis edilmeye başlandı. Oysa Aydoğdu'nun listesinde Türk-İş Bölge temsilcisinden CHP il başkanının kardeşine Arap Alevi çevresinin ileri gelenlerine kadar birçok isim yer alıyordu. Sonra bu söylem meclis kürsüne kadar taşındı. Tabii pek çok insan da AKP karşıtlığı açısından ele alıp bu söylemin üstüne balıklama atladı ve nihayetinde Aydoğdu ekibi valinin de "isteği" ile adaylıktan çekildi. Yapılan sahte üye kayıtları ile ilgili yaptığı şikayetler üzerine dernekler masası kulüp defterlerini incelemeye alınca paniğe kapılan Gökoğlu adaylıktan çekildi.

Şu anda tepki veren taraftarların Selahattin Aydoğdu'nun çevresinde yer alan gruplar olduğu yolunda haberler de çıktı. Doğru mu bu algı?

Selahattin Aydoğdu çevresi diye bir şeyin olmasının imkanı yok çünkü Aydoğdu dışarıda kalan, zaman zaman Demirspor maçlarına gelen biri. Sadece bir dönemde Terim'in yönlendirmesi ile kulüp yönetiminde yer alan ve kulüp içerisinde çevre yapacak kadar etkisi olmayan biri. Hatta TT Arena'da yapılan kupa maçından sonra taraftarın desteğini görüp heyecanlanıp "Yönetim bırakırsa başkanlığa aday olurum" diye açıklama yapınca grup hem Terim'le olan yakınlığı, hem de net bir şekilde neden Demirspor'a başkan olmak istediğini belirtmediğini gerekçe göstererek mesafeli yaklaşmış ve kabul etmemişti.

Ancak son kongre açısından bakıldığında; grupların Aydoğdu'nun adaylığını desteklediği görüyor. Aynı kesimlerin sürekli olarak kulübün yerleşik değerlerine, emekten yana söylemlere vurgu yaptığı düşünüldüğünde "10 milyon lira hibeyle geliyorum" söylemiyle adaylığını koyan üstelik de camiaya nispeten yabancı bir 'paralı başkanla' ittifak halinde görülmesi çelişki değil midir?

Hayır mesele orada değil. Yıllarca "Kulübün menfaatleri için varız, şu an çok yüklü borçlarımız var, bunların acil ödenmesi gerekiyor yoksa Demirspor'u zor günler bekliyor" diyerek para toplayan birinin sponsorlar aracılığı ile 10 milyon gelirle bu borcu kapatacağız diye birine karşı takındığı tutumdaki çelişkidir. Buradaki kavga budur. Yıllarca parası ödenmeyen futbolcuların son maça kadar getirip para alamadıkları için yaptığı grevler, aylarca para alamayan personel, genç takım oyuncuları... Bunlar bir daha yaşanmasın diye destek verildi. Kaldı ki Aydoğdu da öyle para babası biri değil sadece iş çevresi geniş ve İstanbul'da sevilen bir restoranın sahibi olması sebebiyle topladığı sponsor geliridir 10 milyon.
Bu arada şunu da belirtmem gerekiyor ki, ben başından bu yana Aydoğdu'ya da, Gökoğlu'ya da mesafeli bakıyordum, nedeni de mevcut düzen içerisindeki ütopik yaklaşımımdır. 

Mevcut yönetime neden taşeron diyorsunuz? Kimin taşeronu, Gökoğlu'nun mu, Durak'ın mı, başkalarının mı?

Şu an mevcut liste Gökoğlu'nun listesi. Yani Gökoğlu kendi girmediği için listesini seçtiği bir taşeron başkan üzerinden yönetiyor. Bu söylemin sebebi de budur. 

Peki gösterdiğiniz bu keskin tepkilerin, futbolcuların ve teknik heyetin üzerinde fazladan bir baskı oluşturmasından ve saha sonuçlarının olumsuz etkilenmesinden çekinmiyor musunuz?

Keskin tepkinin nedeni biraz da futbolcuların ve teknik heyetin halihazırda yaşadığı (ve yaşamaya da devam edecek gibi göründüğü) sıkıntılar. Bunu geçen seneden kalan futbolcular çok iyi biliyor ve bundan dolayı bir baskı yerine rahatlık yaşıyorlar. Çünkü geçen sezon parasını alamayan futbolcular, yönetime olan bu keskin tepkiler sayesinde paraların büyük bir ksımını aldılar. Şu an bu tavır daha keskin çünkü bir çözüm yolu ortada bekliyor ve hazırım diyor taraftar da bu sorunlar hiç yaşanmadan çekilin sorunsuz bir lig yaşayalım isteğindeler.

Ya saha sonuçlar iyi giderse? Tepkilerde bir azalma ya da yumuşama bekleyebilir miyiz?

Benim kanaatim; emek veren futbolcu her koşulda sahada gerekli desteği görmeli. Ama eldeki somut veriler başarı emaresi göstermiyor. Yönetime yönelik tepkiler her koşulda devam edecektir, istifa edene kadar.

Önerin nedir peki, yönetim gitsin, sonrası?

Sonrası basit, kongre kararı alıp kendileri dışında çıkacak herhangi bir aday olması halinde aday olmayacaklarını açıklasınlar. Ardından eğer gerçekten biri çıkıp şu dönemde sahiplenmezse tekrar aday olsunlar. Taraftarı ancak bu şekilde kazanabilirler yoksa zor.

Çok teşekkür ederim vakit ayırıp yanıtladığın için, bitirmeden önce eklemek istediğin bir şey var mı?

Bu süreçte asıl sorun şudur : Adana Demirspor halkın takımıdır ve yıllarca birinin himayesine, şirketleşmeye karşı direnmiştir. Bugünlere kadar gelmesini de taraftarına borçludur. Ancak bu dönemde taraftar gözardı edilerek yönetim belirlenmiştir. Şampiyonluk sevinci kursağında bırakılan taraftarın asıl isyanı bunadır. Bu tavrı ile de Aydoğdu'ya da diğerlerine de hepsine bu takımın gerçek sahibi biziz mesajı veriyor.

14 Ağustos 2012 Salı

TFF 1. Lig Analizi - Ağustos


Geçtiğimiz aya kadarki gelişmeler ışığında 1. Lig'i şöyle yorumlamıştım : http://altligler.blogspot.com/2012/07/2012-2013-bank-asya-1-lig-analizi.html

1. Lig Transfer Dosyası : http://altligler.blogspot.com/2012/06/bank-asya-1-lig-transferleri.html


FAVORİLER

KONYASPOR : Temmuz ayında yaptığım analizde geçtiğimiz sezon çektiği büyük sıkıntılara rağmen play-off'a kalan Konyaspor'un en önemli favorilerden biri olduğunu yazmıştım. Halen de aynı fikirdeyim. Aradan geçen bir aylık süre içerisinde Konyaspor'da yaşanan en önemli gelişme Torku Şekerspor birleşmesinden sonra takıma katılan genç yetenek Ömer Ali Şahiner'in yönetimle yaşadığı problem neticesinde Anadolu Selçukluspor'a dönmesi oldu. Ömer Ali, takıma önemli katkı yapabilecek bir yetenekti, o nedenle bu gelişmeyi kayıplar hanesine yazabiliriz. Ancak takıma katılan Ali Zitouni, Erkan Sekman, Atilla Yıldırım gibi tecrübeli isimler takımın gücüne güç kattı. Son haftalarda olağanüstü gelişmeler olmazsa Konyaspor benim en büyük favorim olarak lige girecek.

ÇAYKUR RİZESPOR : Ligin diğer favorisi Çaykur Rizespor'da son bir ayda yaşanan en büyük gelişme gol kralı Bikoko'nun takımdan ayrılarak Akhisar Belediyespor'a transfer olmasıydı. 1. Lig'in en güçlü forvet hattına sahip olan takımda Bikoko'nun bölgesine Galatasaray'dan Erhan Şentürk transfer edildi ancak bu tabloda takımın hücum gücünün zayıfladığını söylemek yanlış olmayacaktır. Beşiktaş'tan Sezer Özmen'in bu defa bonservisiyle transfer edilmesi Yeşil-Siyahlılar'ın çok istediği bir hamleydi, defansın sağına Çetin Güngör'ün de katılımıyla arka dörtlüde büyük bir sıkıntı kalmadı ancak geçen sezon takımın en büyük gücü olan Bikoko - Jallow ikilisinin bozulmuş olması en büyük handikapları olacak. Yazıyı yazdığım sırada gerçekleşen Hakan Hacıbektaşoğlu transferiyse takımın zirve mücadelesine önemli katkı sağlayacak bir isim.

BOLUSPOR : Önceki analizimde Boluspor'u favoriler arasında sayıp saymamakta tereddüt etmiştim; her ne kadar iddialı bir takım kursalar da yazıda da belirttiğim üzere başta savunma hattı olmak üzere takviyeye ihtiyaçları vardı. Geçen günlerde Volkan Koçaloğlu'nu transfer ederek burayı güçlendirdiler. Bugün gelen Barbaros Barut hamlesi de orta sahayı desteklemek adına iyi bir transfer. Bununla birlikte, bir ara imza aşamasına getirdikleri Şaban Genişyürek ve Kıvanç Karakaş'tan olarak elleri boş döndüler. Bu iki transferi gerçekleştirebilselerdi sezona çok daha rahat bir başlangıç yapabilirlerdi.


PLASELER

ADANASPOR : Adanaspor'un 2011 - 2012 sezonu sezonu sonunda, yeni dönem için en büyük şampiyon adayı olduğunu ancak transfer döneminde takımı yeteri kadar güçlendiremedikleri için Favoriler'den Plaseler'e kaydırdığımı yazmıştım. Aradan geçen zamanda forvete iki transfer geldi : Metin Akan ve Chibuzor. Metin, 1. Lig için, hele de Yaser Yıldız'ın ayrılığı düşünüldüğünde kesinlikle iyi bir transfer ve takıma önemli katkı yapabilecek bir isim. Chibuzor'sa benim içim kapalı kutu ancak oyuncuyu tanıyanlar ondan çok şey bekliyorlar; eğer tutarsa Adanaspor'un çok iyi işler yapabileceğini söylemek yanlış olmaz. Ayrıca başta Ankaraspor'la anlaşan ancak bu takımın lige katılmamasıyla boşta kalan Koray Çölgecen de geçtiğimiz sezon çok fazla oynama şansı bulamasa da bu lig standartlarında iyi bir katkı. Bütün bunlar hesaba katıldığında Adanaspor'un Favoriler grubuyla arasındaki mesafeyi daha da kısalttığını söylemek yanlış olmaz.

GÖZTEPE: İyi transferlerle giriyor sezona Göztepe. Ancak TSYD İzmir Kupası'nda oynadıkları Altay maçı da gösterdi ki, işlerin tam olarak yoluna giremesi için zamana ihtiyaçları var. Altay maçının özellikle ilk 30 dakikasında ligin için ümit veren, baskılı bir oyun orataya koydular ancak ikinci yarıda geçtiğimiz sezonda da yaşadıkları oyundan düşme sorununu yaşayıp kontrolü rakiplerine teslim ettiler. Son anda gelen Şaban Genişyürek transferiyse hem takımın forvet hattına sağlayabileceği büyük potansiyel hem de ezeli rakipleri Karşıyaka'ya karşı önemli bir hamle yapmış olmaları açısından çok önemli. Önceki yazıda da bahsettiğim uyum sürecini bir an önce atlatmalılar, yoksa zirve yarışında hiç beklemedikleri yaralar alabilirler.


SÜRPRİZLER

KAYSERİ ERCİYESSPOR : Önceki yazımda Kayseri Erciyesspor'u yine Sürprizler arasında ele almış ancak Şanlıurfaspor ve Bucaspor'un ardında yer vermiştim. Sebebi de takımın hala kaleci ve forvet transferi yapmamış olmasıydı. Geçen süre içerisinde her iki mevkiye de isabetli transferler geldi. Kaleye transfer edilen Behram Zülaloğlu, Süper Lig tecrübesi olan, 1. Lig için doğru bir seçim. Forvete alınan isimse 2. Lig Gol Kralı olan ve Trabzonspor'dan Sivasspor'a pek çok Süper Lig kulübünü peşinde koşturan Üstün Bilgi. Bu iki transfer, takımın en önemli iki zaafını bertaraf etmiş oldu. Ancak takımın neredeyse tamamının dağıtılıp yeni baştan kurulduğu göz önüne alındığında kısa vadede çok iyi neticeler beklemek yanlış olur, ancak yine de elde iyi bir kadro var ve iyi yönetilebilirse beklenenin üstünde sonuçlar alması şaşırtıcı olmaz.

BUCASPOR : Her ne kadar TSYD Kupası'nda oynadıkları Denizlispor maçı taraftarını hayal kırıklığına uğratsa da Bucaspor'un elindeki genç kadro ligte sürpriz sonuçlara imza atabilecek kalitede. Mevsim başında forvet mevkisinde görülen forvet eksiğini Bucaspor'da yıldızlaşan ancak Galatasaray'da bekleneni karşılayamayan Mehmet Batdal'ı yeniden kadroya katarak önemli ölçüde giderdiler. Savunma hattında mevsim başında anlaştıkları Erkan Ferin'le yollarını ayırdıkları için doğan ihtiyaca Kasımpaşa'dan Luiz Henrique transferiyle yanıtladılar. Eldeki kadroya rağmen kafaya oynayacak bir vizyon ortaya koymaktan uzak oldukları fikrimde ısrarcı olsam da genç oyunculara şans veren Sait Karafırtınalar yönetiminde iyi neticeler alabileceklerini düşünüyorum.

ŞANLIURFASPOR : Transfer döneminde en büyük sürprizler Şanlıurfa'dan geldi. Dönem başında anlaştıkları oyunculardan şu ana kadar üçüyle daha resmi bir maça çıkmadan yollarını ayırdılar. Büyük umutlarla getirilen Kongolu forvet Lelo Mbele'nin idmanlarda sergilediği futbol yetersiz bulunarak gönderildi. Göztepe'den transfer edilen Aydın Karabulut'un da Şanlıurfa macerası çok kısa sürdü ve bu futbolcu da kadrodan çıkarıldı. Derken son ayrılık haberi kulübün flaş transferi Serhat Akın'dan geldi. Öne sürülen gerekçe eşinin Şanlıurfa'da yaşamamak istememesi. Görünen gerekçeler ne olursa olsun bu üç ayrılık haberi kulübün transfer politikasında ve takım kurma mantalitesinde bir yönetim zaafiyeti olduğunu düşündürüyor. Öte yandan kadroya çok önemli iki orta saha oyuncusu Tonia Tisdell ve Kıvanç Karakaş dahil edildi. Eldeki mevcut kadroya baktığımızda ligin en iyi orta sahalardan birine sahip olduklarını ancak özellikle forvete acil takviye yapmadıkları takdirde beklentilerin altında kalabileceklerini düşünüyorum. Son günlerde kulüp çevrelerinde konuşulan Abdullah Halman transferi gerçekleşirse Şanlıurfaspor'un sırası konusundaki analizleri revize etmek gerekebilir.

TAVŞANLI LİNYİTSPOR : Tavşanlı Linyitspor için 'ilçe takımı' olmanın önemine vurgu yapmıştım. Mütevazı bütçelerle, kısıtlı imkanlarla hiç hesapta olmayan dereceler elde edebiliyor ilçe takımları. Tavşanlı'nın da bu özelliğinin belirleyici olabileceğini düşünüyorum. Geçen analiz yazısını yazdığımdan bu yana, Gaziantepspor'dan kadroya katılan Gökhan Öztürk, orta sahaya önemli katkı yapabilecek bir futbolcu. Forvet mevkine yapılan Eser Yağmur transferi de T. Linyitspor'un imkanları düşünüldüğünde doğru bir buluşma olarak okunabilir. Eser, gerek Süper Lig gerekse de 1. Lig tecrübeleri bulunan ve ligin standardını yakalamaya aşina bir isim. Bütün bunlar birlikte düşünüldüğünde, üst sıralar Tavşanlı Linyitspor için fazla iddialı bir hedef olsa da sürpriz sonuçlar alması kimseyi şaşırtmamalı.

1461 TRABZON : Son bir ayı en hareketsiz geçiren kulüp onlar, dolayısıyla geçtiğimiz ay yaptığım değerlendirmede köklü bir değişiklik yapmam için de ortada görünür bir neden yok. Çok iyi bir hocaları ve çok yetenekli gençlerden oluşan bir kadroları var. Onlar için de zirve hedefi uzak gibi görünse de çok canlar yakabilecekleri aşikar.


VASATLAR

KARTALSPOR : Bir önceki analizin en büyük eksiği Kartalspor'un genç yılın A2 Ligi şampiyonu olan gençlerine vurgu yapmamış olmam. Eldeki kadro, Süper Lig yarışına girmek için hala yetersiz görünse de alttan gelecek gençlerin onları daha yukarılara taşıyabilme ihtimali gözardı edilmemeli. Bunun yanısıra, çok iyi takviyeler de yaptılar takıma. Adanaspor'dan alınan Yaser Yıldız 1. Lig seviyesinde önemli bir golcü. Kaleye alınan Erşen Çilingir, savunmaya alınan Onur Nasuhoğulları, orta sahaya alınan Erhan Kavak gibi isimler takımın hedefleri açısından çok doğru seçimler. Gerek altyapı kalitesi, gerekse de akılcı transferler Kartalspor'a basamak atlattı benim gözümde.

GAZİANTEP BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESPOR : Gaziantep Büyükşehir Belediyespor da geçtiğimiz ayı nispeten hareketsiz geçiren kulüplerden. Ellerindeki pek çok önemli oyuncularını kaybettiler, yerlerine iyi kabul edilebilecek ancak takımı daha üst sıralara oynatmaktan uzak transferler yaptılar. Önceki analizimi yineliyorum; belki düşme tehlikesini yaşamazlar ama ilk 10'da bitirebilmek bile büyük başarı olur.

MANİSASPOR : Manisaspor için de söylenebilecek 'yeni' çok fazla bir şey yok. Önceki yazıda Manisaspor'un hedefinin üst sıralar değilde lige tutunmak olduğunu düşündüğümü yazmıştım. Geçen süre içinde gerek yönetim, gerekse de hoca hedefin üst sıralar değil; orta sıralarda tutunmak olduğunu ifade ettiler. Zaten kurulan takım da bu ifadeleri destekler nitelikte. Şahsen Manisaspor'un da düşme tehlikesi yaşamayacağını ama üst sıralar hedefinin de gerçekçi olmayacağını düşünüyorum.


SIKINTIDAKİLER

KARŞIYAKA : Sezona taraftar grupları ile yönetim arasındaki anlaşmazlıklar, gerilimlerle giriyor Karşıyaka. Kağıt üstünde iyi transferler yaptı Karşıyaka; Adanaspor'dan gelen Adnan Güngör ve Onur Güney, Kayseri Erciyesspor'dan gelen Cemil Adıcan ve Orhan Taşdelen, Orduspor'dan gelen Wilfried Dalmat ve Emmanuel Banahane 1. Lig için kaliteli ve doğru isimler. Ancak Karşıyaka'daki problem bunların ötesinde; camiadaki güvensizlik ve yönetime olan inançsızlık. Bu sebeplerden yüzünden Cihat Hoca'nın işinin zor olduğu bir gerçek.

ADANA DEMİRSPOR : Adana Demirspor için de yapılacak her analiz 'yönetim'le başlayıp 'yönetim'le bitmek zorunda ne yazık ki. Zira kulüp yönetimiyle taraftarlar arasında köprüler çoktan atılmış durumda. Kulübe gönül verenler, iş başındaki yönetimi 'taşeron' olarak görüyor ve görevden ayrılmaları için bütün kozları oynayacak gibi görünüyor. Baskıdan bunalan yönetimse tepkileri bertaraf etmek için dört koldan hamle yapıyor ancak bu hamlelerin de biri doğruysa ikisi yanlış. Kulübün içinde olduğu ekonomik darboğaz, alacakları ödenmediği için ayrılan Çetin Güngör ve yine aynı sebeple idmana çıkmayan Şener Özcan olaylarında ortaya çıktı. Bu olumsuz tabloya rağmen Beşiktaş'tan kiralanan Berat ve Kasımpaşa'dan gelen Özgür takımın savunması yönünde iyi hamleler. Kayseri Erciyesspor'dan gelen Gökhan Kaba lig düzeyinde iyi bir forvet. Ancak takımın bu sezonki kaderini sahadaki futbolun dışında iki gerçek belirleyecek : taraftar - yönetim restleşmesi ve ekonomi.

DENİZLİSPOR : Yönetimdeki belirsizlik yüzünden transfer pazarına çok geç girdiler ve şu ana kadarki hamlelerine baktığımızda ligin için yeterli bir kadro kurmaktan uzak oldukları aşikar. Gerçi TSYD İzmir Kupası'nda Bucaspor sınavını başarıyla geçtiler ancak uzun lig maratonu düşünüldüğünde hemen her bölgeye transfere ihtiyaçları olduğu görülüyor. Danimarka'dan gelen Bajram Fetai en önemli kozları olacak. Onun dışında Sakıb ve İlhan transferlerinin iyi işler olduğunu söylemek mümkün ancak diğer hamleler herhangi bir 1. Lig takımında alternatif oyuncu olabilecek düzeyde.

SAMSUNSPOR : Önceki analizde 'Allah'a Emanetler' köşesinde yer vermiştim Samsunspor'a; çok ciddi borçları ve yönetim belirsizliği vardı. Ancak kulübün yönetimine efsane kaptanları Emin Kar'ın gelmesinden sonra eldeki imkanlara göre çok doğru hamleler yapıyorlar. Soner, Kere, Mehmet Sak, Ahmet Arı, Adem Sarı gibi ligteki hemen her takımda forma giyebilecek nitelikte oyuncuları transfer ettiler. Her ne kadar akılcı bir politika izleseler de kulübün içinde bulunduğu sıkıntı, onları çok zorlayacak gibi görünüyor.

ANKARAGÜCÜ : Önceki yazıyı Ankaragücü için kurduğum "Bu yazıyı okuyacak ve sonuna gelecek kadar ilgiliyseniz, Ankaragücü hakkında yeni bir cümle kurmama gerek yok size. Onlar için 'geç' değil, artık 'çok geç'." cümlelerliyle bitirmiştim. Bu ifadeleri gözden geçirmeme sebep olabilecek tek gelişme kulübün yeni başkanı Bent Ahlat'ın transfer yasağını kaldırmak için girişimde bulunacaklarını açıklaması (ki onu yapmaları da kolay değil). Ankaragücü için hala birçok şey için çok geç ancak olur da transfer yasağı kaldırılabilirse şu an görünenden daha iyi bir Ankaragücü yaratılabilir.

9 Ağustos 2012 Perşembe

Beynelmilel Alt Ligler !

Transfer mevsimindeki hamleler gösteriyor ki; statüleri gereği yabancı futbolcuların oynayamadığı TFF 2. Lig ve 3. Ligimiz de çifte pasaport taşıyan futbolcular sayesinde yabancı ülkelerde yetişmiş futbolculardan mahrum kalmayacak. Şu ana kadar Nijerya'dan Bulgaristan'a, İngiltere'den İsrail'e kadar pek çok ülkenin pasaportunu taşıyan futbolcuların liglerimizde boy göstermesi gündeme geldi.

Tokatspor'la kampa çıkan Nijeryalı Denis Nbenguya, transfer olduğu takdirde 2. Lig'in tek siyahi futbolcusu olarak kayıtlara geçecekti. Gelen son haberlere göre, TFF veri bankasında bu isimde bir futbolcu görünmese de yerel basında Vefa ve Fatih Karagümrük'te top koşturduğu söylenen Nbenguya'nun vatandaşlık statüsünde problem çıkmış ve transferi askıya alınmış.

Sürpriz bir hamle de 2. Lig ekibi Körfez Futbol Kulübü'nden geldi. Kocaeli ekibi, futbol hayatına İsrail 2. Lig takımlarından Hapoel Safa'da devam eden Türkiye kökenli İsrailli sol bek Semi Elyakim'i transfer etti. Bu transferle birlikte Semi de profesyonel liglerimizde forma giyen tek Türkiyeli Musevi oldu. Semi'nin ismi öncesinde Karşıyaka için de gündeme gelmişti.

Almanya olmazsa olmaz tabii. Olcay Şahan, Malik Fathi gibi isimler Süper Lig'in yolunu tutarken daha alt liglerdeki oyunculardan Mönchengladbach Rheydt forması giyen Derman Dişbudak 3. Lig'ten Menemen Belediyespor'a transfer olurken Bonner SC'den Deniz Durmuş Altay'a, Bruschallı Fatih Selimhan Solmaz ve Victoria Greisheimli Mehmet Ali Koyuncu Denizli Belediyespor'a, Borussia Neunhirschenli Deniz Siga Eyüpspor'a, Unterhachingli Fatih Mustafa Baydemir Polatlı Bugsaşspor'a transfer olarak 2. Lig'in yolunu tuttu.

İngiltere'de yıllardır düzenlenen Türk Gençler Ligi ekiplerinden White Hart Rapids, bu sezon da iki futbolcusunu Türkiye liglerine gönderdi. Geçtiğimiz yıllarda Ali Setirekli'yi Nazilli Belediyespor'a, Doğan Ağaç'ı da Bozüyükspor'a yollayan Rapids, bu yıl da Ali Ferhat Aksoy ve Cem Aytaç'ı 3. Lig'te mücadelle eden Bursa Nilüferspor'a yolcu etti.

Bulgaristan pasaportu taşıyan futbolcular da bu sezon transfer listelerinde yer buldu. 3. Lig'te oynayan Aydınspor 1923, Arda Kırcaali'den Hayrullah Çelik'i kadrosuna kattı. Yine Bulgaristan kökenli kaleci Deniz Özlem'se BAL ekibi Mudanyaspor'a transfer oldu. Deniz liglerimize yabancı bir isim de değil; daha önce Gölcükspor, Kemalpaşaspor, Anadolu Üsküdar 1908spor, Bursaspor ve Orhangazispor formaları giymişti.

Avusturya ve Danimarka, Türkiye alt liglerine futbolcu gönderen diğer iki ülkeydi. 2. Lig ekibi Kızılcahamamspor, daha önce Gençlerbirliği forması giyen Cem Atan'ı Avusturya'nın TSV Hartberg takımından transfer ederken Körfez Futbol Kulübü, Danimarka'nın Valdres kulübünde futbol hayatını sürdüren Mesut Can'ı kadrosuna dahil etti.

6 Ağustos 2012 Pazartesi

BİR KUPÜR : TARSUS İDMAN YURDU'NUN ANTRENÖRÜNÜ MAÇTAN SONRA HAKEM DÖVDÜ (1968)

Hep hakemler mi dayak yiyecek? 1967 - 1968 sezonunda oynanan Çukurova derbisinde Tarsus İdman Yurdu, Ceyhanspor'la 2-2 beraber kalıyor. Maç bitiminde Tarsus İdman Yurdu antrenörü Muammer Yapıcı, sahadan atılmasının hesabını sormak için hakem odasına dalınca iki yumrukla yere seriliyor. 24 Haziran 1968, Milliyet. Sezon sonunda tek grupta oynanan 3. Lig'i Tarsus İdman Yurdu orta sıralarda, Ceyhanspor'sa sonuncu tamamlıyor ancak  küme düşme olmadığı için ertesi yıl yeniden karşılaşacaklar.





2 Ağustos 2012 Perşembe

#futbolcuyayaşsınırıkalksın

25 yaşındaki futbolcuya yaşlı muamelesi yapan, 30 yaşındaki futbolcuyu ise zorla emekli eden yaş sınırlaması kuralı ne yazık ki bu yıl da değişmedi. Yüzlerce futbol emekçisini mağdur eden bu düzenlemenin yarattığı sonuçlarla ilgili olarak zamanında ben de meramımı anlatmaya çalışmıştım : 3. Lig'teki 25 - 30 Yaş Sınırına Bir Bakış [http://altligler.blogspot.com/2012/04/3-ligteki-25-yas-snrna-bir-baks.html]

Düzenleme 5. yılına girerken benim çok önemsediğim bir gelişme yaşandı. Alt liglerde oynayan futbolcular (tek tek isim vermeyeyim ama elbette birilerinin kampanyayı taşımasıyla, ellerini taşın altına koymasıyla başladı bu hareket ve dalga dalga yayılıyor) twitter ve facebook üzerinden biraraya gelerek düzenlemenin değiştirilmesi için birlikte ses vermeye başladılar. Gerek facebook grubu, gerekse de twitter hashtag'i her geçen gün gelişme gösteriyor, seslerine ses verenlerin sayısı artıyor, 3. Lig takımları tam kadro imza veriyor, 1. Lig'ten Adana Demirspor, Konyaspor gibi takımların futbolcuları da imzalarıyla 3. Lig ve BAL'daki kardeşlerine destek veriyor. Böylelikle yıllardır kafamızda oluşturulan "lüks otomobiller ve güzel kızlardan" başka bir kaygısı olmayan futbolcu profili yerine; emeğinin hakkını arayan, haksızlığa ses çıkartan bir futbolcu profili ortaya koyuyorlar. Bu da bana ve benim gibi düşünenlere bambaşka bir futbol iklimi, bambaşka bir lig vaat ediyor.

Yıllardır ne zaman futbolcuların özlük haklarıyla ilgili bir konu olsa laf bir şekilde "E tabi futbolcularımız hak aramayı bilmiyorlar, bir sendikaları bile yok.." bağlanıyor. Bu oluşumdan sendika çıkar mı bilmiyorum (ki bence çıkması şart; zira yaş sınırı dışında profesyonel futbolcuların 32 yaşına kadar askerlikleri tecil edilirken 3. Lig futbolcularının bunun dışında bırakılması, sağlık ve hayat sigortaları, emeklilik gibi mücadele edilmesi gereken pek çok alan var ve bunlarla bir program dahilinde mücadele edebilmenin yolu da sendikadan geçiyor) ama çıkmasa bile belki de Türkiye'nin en büyük futbolcu dayanışmasına omuz vermek, bu sesin yükselmesine katkı sağlamak gerekiyor. Sustukça sıra hepimize gelecek çünkü..


* twitter'da atılan mesajlarda : #futbolcuyayaşsınırıkalksın hashtag'i kullanılıyor. Facebook grubu ise : http://www.facebook.com/groups/451584161528326/

1 Ağustos 2012 Çarşamba

TARİHTEN : 4 EKİM 2007 KAYSERİ ERCİYESSPOR ATLETICO MADRID MAÇI

Dünyada aynı alt ligi üst üste 2 sezon şampiyon bitiren belki de tek takımdır Kayseri Erciyesspor. Kısaca şöyle anlatayım : 2002 - 2003 sezonunu Kayserispor 1. Lig'de 5. olarak tamamlarken Kayseri Erciyesspor 2. Lig C Grubu'nda Hatayspor'u averajla geçerek şampiyon tamamlıyordu; Kayseri'nin iki kulübü aynı ligde mücadele edecekti. Herkes maddi imkanlara ve taraftar desteğine daha fazla sahip olan Kayserispor'un Süper Lig mücadelesi yapacağını, daha mutevazı imkanlara sahip olan Erciyesspor'unsa lige tutunma mücadelesi vereceğini düşünürken 2003-2004 sezonu sonunda Erciyesspor 1. Lig'i Sakaryaspor'un arkasında 2. sırada tamamlarken Kayserispor ligi 6. sırada tamamladı.

Erciyesspor Süper Lig hazırlıkları yaparken şehirde "Kayseri'yi Süper Lig'de temsil eden takım Kayserispor olmalı, Erciyesspor Süper Lig hakkını Kayserispor'a devretsin" teziyle kodlanan bir tartışma yaşandı. Dönemin ve şimdinin Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Özhaseki'nin de ağırlığını bu tezden yana koymasıyla Kayserispor / Erciyesspor isimleri becayiş edildi. Eski Erciyesspor Yeni Kayserispor Süper Lig'in yolunu tutarken Eski Kayserispor Yeni Erciyesspor 2004 - 2005 sezonunda 1. Lig'de mücadele etti.

Kayserili teknik adam Mustafa Uğur'un yönetiminde, yine mütevazı bir kadroyla yola çıktı Kayseri Erciyesspor. O kadrodan bugün akılda kalan kaleci Haluk Güngör, Ramazan Durdu, Taner Demirbaş, Mehmet Ayaz, Alpaslan Kartal, Aydın Yıldırım gibi futbolculara sahip olan takım Bursaspor, Elazığspor, Kocaelispor, Mersin İdman Yurdu gibi ekipleri geride bırakarak ligi 3. tamamladı ve yeniden Süper Lig'e katılma hakkı elde etti.

2 sezon önce 2 kulübü de 1. Lig'de mücadele eden Kayseri'nin 2 kulübü de Süper Lig'deydi artık. Takımı Süper Lig'e taşıyan Mustafa Uğur'la devam kararı alan Mavi - Siyahlılar; Cenk İşler, Timuçin Beyazıt, Emre Toraman, Devran Ayhan, Serge Die, Khaled Fadhel, Riad Bouazizi gibi ligin kalburüstü futbolcularını kadrosuna katmış, özellikle Timuçin - Cenk işbirliğiyle harika işlere imza atmış ve ligi 10. sırada tamamlamıştı. Sezon sonuna kadar UEFA'yı kovalayan ve ligi dört büyüklerin ardından 5. bitiren Kayserispor da düşünüldüğünde 2005 - 2006 sezonu Kayseri futbolunun altın sezonu olmuştu.

2006 - 2007 sezonu sancılı başladı Kayseri Erciyesspor için. İlk hafta Fenerbahçe'den alınan 6-0 mağlubiyetin ardından 4. haftadaki 0-4 Kayserispor ve 5. haftadaki 5-1 Vestel Manisaspor mağlubiyetleri takımın havasını iyiden iyiye dağıttı. 7. haftada gelen 2-1 Denizlispor mağlubiyetiyse Mustafa Hoca'nın takımın başında çıktığı son maçı oldu. Ardından gelen yanlış Werner Lorrant seçimi takımı toparlamak şöyle dursun; takımın daha da dibe vurmasına neden oldu. Lorrant'ın yerine gelen Bülent Korkmaz'la birlikte iyi bir çıkış yakalanmasına rağmen takım lige tutunamadı (31. haftada Kayseri'de Çaykur Rizespor'un 9 kişi kaldığı, Kayseri Erciyesspor'un Lazarov'un ayağından 2 penaltı kaçırdığı ve 90. dakikada Rizesporlu Hasan Uğur'un golüyle 1-1 biten Erciyessporlular'ın hala hatırlamak istemediği o kabus maçtan 3 puan çıkarılabilseydi takım her şeye rağmen ligde kalacaktı). Ancak o sezon büsbütün başarısızlıkla geçmedi Mavi - Siyahlılar için. Orduspor'u eleyerek kaldığı Türkiye Kupası 3. Kademesi A Grubu'nda Kayserispor, Bursaspor ve Karşıyaka'yı eleyip Galatasaray'la birlikte tur atladı. Çeyrek Final'de Galatasaray'ı, Yarı Final'de Trabzonspor'u eleyerek kaldığı finalde Beşiktaş'a eleme dakikalarında yediği golle 1-0 yenildi. Beşiktaş'ın ligi 2. bitirip Şampiyonlar Ligi vizesi almasıyla da tarihinde ilk kez Türkiye'yi UEFA Kupası'nda temsil etme hakkı kazandı.

Takım Avrupa'ya gidecekti ama artık bir 1. Lig takımıydı. Avrupa için iddialı bir takım kuracak ne bütçe vardı, ne de motivasyon. Bu atmosferde 'küçülme' kararı alındı ve yıldız futbolcularla yollar bir bir ayrıldı. Yerine alt liglerden gençler takıma kazandırıldı. İkinci eleme turundan katıldığı kupada ilk rakip İsrail'in güçlü ekibi Maccabi Tel Aviv'di. Deplasmandan 1-1 beraberlikle dönen Kayseri Erciyesspor evinde 3-1 galip gelerek tarihinde ilk kez boy gösterdiği UEFA Kupası'nda tur atladı.

1. turda ise çekilebilecek en zor kuralardan biri çekilmiş ve İspanyol devi Atletico Madrid'le eşleşmişti Mavi - Siyahlılar. İlk maç Vicente Calderon'daydı ve beklendiği gibi Madrid ekibi zorlanmadan geçti rakibini : 4 - 0.

Benim de şimdi yerinde Forum Alışveriş Merkezi bulunan Kayseri Atatürk Stadı maraton tribününden izlediğim rövanş maçı 4 Ekim 2007'deydi. Tribünlerin ancak yarısını doldurabilen taraftarlar için maçın kendisi çok da bir şey ifade etmiyordu : biraz Kayseri Erciyesspor'un bu tarihi maçına tanıklık etmek; biraz Abbiati, Forlan, Aguero, Reyes, Maxi Rodriguez, Luis Garcia gibi dev futbolcular Kayseri'ye kadar gelmişken dünya gözüyle görmek... Kayserili futbolcular topa sahip olmakta zorlanıyor, Madridliler güle oynaya yaptıkları akınlarda golü buluyor, Erciyesli bir oyuncu 20 metre uzaktan auta giden bir şut çekerse tribünler çılgınca alkışlıyordu. İki takımın maç kadrolarını alt alta koyduğumda ne demek istediğim daha iyi anlaşılır diye düşünüyorum..

Kayseri Erciyesspor : Kaya Tarakcı, Hüseyin Yoğurtçu, Adem Dursun, Kamil Şener, Aydın Yıldırım, Ömer Közen (dk 46 Emre Morgil), Köksal Yedek (dk 86 Ali Aliyev), Kazım Şeker (dk 73 İlker Erbay), İlhan Özbay, Burhan Coşkun, Alaattin Öztekin.

Atletico Madrid : Christian Abbiati, Antonio Lopez, Mariano Pernia, Ze Castro Eduardo, Cleber Santana, Raul Garcia (dk 61 Jose Antonio Reyes), Luis Garcia, Maxi Rodriguez, Fabiano Eller (dk 46 Pablo Ibanez), Jose Manuel Jurado, Sergio Aguero (dk 46 Diego Forlan).

Kayseri Erciyesspor, Sergio Aguero (2), Jurado, Maxi Rodriguez ve Forlan'ın gollerine engel olamayarak sahadan 0-5 mağlup ayrılıyor, Kayseri'dense bir Atletico Madrid geçiyordu...